BANKS VE RAHATSIZ EDİCİ BİR ROMAN: EŞEKARISI FABRİKASI
FRANK
Çağdaş İngiliz romanlarından Eşekarısı Fabrikası, İskoç yazar Iain Banks ‘in ilk romanı ve bana göre en güzeli. Bu kitabı kendimce ele almamın birkaç sebebi var aslında.Bunlardan biri; kitabı okumayı düşünüyorsanız ertelemek zorundasınız zira kitabın yeni baskısı yok. Ayrıntı yayınları ne niyetle olduğunu anlamadığım biçimde yeni baskı çıkarmayı reddediyor. Ya kitabın orjinalini reader ınızla okuyacaksınız ya da bulabilirseniz sahaflardan 5 katı fiyatla alacaksınız.Ama kitabın pdf versiyonunu şuradan indirebilirsiniz. Tabii dili İngilizce. Bizde çok bilinmese de roman oldukça önemli bir yere sahip . The Independent’a göre roman 20. yüzyılın en önemli yüz romanından biri. Ancak kült sayılan bu romanın değerinin anlaşılabilmesi uzun süre almış. Hatta dönemin gazeteleri pek de iyi şeyler söylememişler ilk baskı için;
Kitaba geçmeden önce sevdiğim yazarlardan olan Iain Banks’in hayatına da bir göz atalım istiyorum.
IAIN BANKS
Iain M. Banks için çoğunlukla bilim kurgu yazarı diyebiliriz. Bilimkurgu olmayanlarda göremeyeceğiniz bir “M.” ile. Ya da bir ara kullandığı takma adıyla John B. Macallan-en sevdiği iki içkinin karışımı: Johnnie Walker Black Label +The Macallan Single Malt. Times a göre ’45 den beri en iyi 50 İngiliz yazardan biri.İrlanda Özgürlük Hareketi destekçilerinden biri. 150.000 poundluk lüks araç koleksiyonuna sahip yazar, bir süre sonra hepsini satıp acil durumlar için alınmış bir Toyota yaris ‘e kalıyor. 59 yaşında yeni kitabını tamamladıktan sonra aramızdan ayrılan yazar,ölümü için şu sarsıcı mektubu yazmış:
yazını orjinali şurada.
IAIN BANKS
Kitabın kahramanı ve anlatıcısı 16 yaşındaki kadın düşmanı Frank, yanlız ve babası tarafından hayattan tecrit edilmiş bir ergendir. Kitap boyunca babasının tuhaflıklarını, kaçık abisinin yaşadıklarını ve kendi planladığı masum(!) cinayetleri anlatır.
Roman,Teneke Trampet ve Sineklerin Tanrısı ile kıyaslanır pek çok bakımdan. Ancak bana göre The Catcher in the Rye tarzı da denebilir. Kimileri tarafından Bildungsroman sınıfına da sokulan kitap, başarısını şok edici finaline, nefes kesen ama bir o kadar da rahatsız edici olay örgüsüne ve içiçe geçmiş karmaşık monologlara borçlu bence.Sakin, sade bir anlatımla olaysız geçen günlerin sonunda vurucu bir darbe ile biten roman için verebileceğim tek spoilerı da vermeyip okumanızı diliyorum.
Daha fazla detay, özet ve sembol analizi için şuraya bakabilirsiniz.
P.S:Bu arada eşekarısı fabrikasını hayalinde canlandıramayanlar için gerçeğini yapmışlar: bkz.